top of page

BİLGİ VE HİKMETLE YAPILAN YOLCULUK

Mehmet Bey, havai fişek üreten büyük bir şirketin genç patronuydu. Şirket babasından miras kalmıştı ve şirketin havai fişek üretiminden elde edilen servet derecesinde çok sermayesi vardı. Mehmet Bey bu sermayeyi başka bir alanda değerlendirmek istiyordu. O eğlence amaçlı ürün üretmekten vazgeçip savunma sanayi sektörüne girme projesi ile şirketi uluslar arası büyük bir firma haline getirmeyi hedefliyordu.  Şirketi hayal ettiği seviyeye getirmek amacıyla yatırıma başladı. Savunma ve saldırı füze sistemleri üretecekti. Bu alanda harika ürünler geliştirmeyi planladı. Yatırım süreci gayet iyi gitti. Tasarlayıp ürettikleri füze sistemlerinin prototipleri başarıyla test edildi. Ama geliştirdikleri başarılı ürünleri yetkililere göstermek için ilgili kurumlara başvurduklarında beklenmedik tepkilerle karşılaştılar. Yatırıma başladıklarında hükümet yetkilileri onun bu vizyonuna destek verirken üretim safhasına geldikleri bu aşamada onlar ilgi göstermemeye başladılar. Yetkililerle görüşme randevusu bile alamaz oldu. Mehmet Bey, yaptığı bu yatırımlardan sonra ürettiği ürünleri kendi ülkesinin ordusuna satamayacak olursa bunları diğer ülkelere ihraç etmesi de mümkün olmayacağının farkındaydı. Nedenini bir türlü kavrayamadığı bu gelişmeler onu oldukça rahatsız ediyordu.

Birgün patronunun bu sıkıntılı halini gören şirketin eski danışmanlardan Halil Bey, Mehmet Beyin yanına yaklaşıp sohbet etmek istediğini söyledi. Mehmet Beyin makam odasına geçtiler ve sohbete başladılar.

Halil Bey: “Mehmet Bey, canınızı sıkan şeyin ne olduğunu biliyorum. sorununuzun gerçek bir çözümü için size üç öneri sunacağım. Ancak önerilerimi sonuna kadar sözümü kesmeden sabırla dinlemenizi istirham ediyorum.”

Mehmet Bey: “Halil Bey, Siz bu şirketin en değerli, en tecrübeli ve en bilgili elemanısınız. Elbette önerileriniz benim için çok kıymetli. Onları mutlaka değerlendireceğim. Şimdi sizi dinliyorum buyrun.”

Halil Bey: “Mehmet Bey öncelikle ürettiğimiz füzeler testlerden geçemesin. En azından kağıt üzerinde testlerden geçemediği kayıtlara geçsin.”

Mehmet Bey sinirli bir şekilde Halil Beyin sözünü keserek :” ne diyorsun sen Halil Bey? Bizim füzelerin hepsi testlerden kusursuz bir şekilde geçiyor. Sen onları testlerden geçememiş, kusurlu olarak gösterilmesini istiyorsun. Şirketimizin yaptığı bütün yatırımların çöp olmasını ve şirketimizin batmasını mı öneriyorsunuz. Akıl dışı değil mi bu?”

Halil Bey sakin bir şekilde: “Mehmet Bey. Ben ne dediğimin farkındayım. Ama ne olur biraz sabredip önerilerimi tamamlamak için dinlemenizi istirham ediyorum.”

Mehmet Bey biraz sinirli ama sakin olmaya çalışarak : “Tamam  tamam sabırsız davranarak sözünüzü kesme nezaketsizliği gösterdiğim için beni bağışlayın. Buyrun devam edin lütfen!”

Halil Bey: “tasarım departmanından Ferit, Faruk ve Semih’in işlerine son verin.”

Mehmet Bey:” Yok artık! En değerli tasarım elemanlarımızın işine son vermek mi? siz kafayı mı yediniz Halil Bey?”

Halil Bey: “Mehmet Bey, konuşmamızın başında sizinle nasıl anlaşmıştık. Müsaade edin önerilerimi tamamlayayım.”

Mehmet Bey: “peki peki Halil Bey buyrun devam edin.”

Halil Bey: “havai fişek üretimini yeniden canlandıralım. Ve havai fişek üretimi şirketimizin asli işi olsun.”

Mehmet Bey: “Hoppala! Halil Bey biz yenilik yapalım diyoruz. Siz geriye dönelim diyorsunuz. Valla sen çok acayip bir adamsın. Seni anlamakta zorluk çekiyorum.”

Halil Bey: “Bakın Mehmet bey. Bazen gerçek çözümler daha derin bilgi ve hikmeti gerektirir. Ben de size karşılaştığınız ve canınızı sıkan sorunların çözümleri için hikmetli öneriler sunuyorum. şimdi bu önerilerimin arka planını sizinle paylaşacağım. Ama önce kısa bir hikaye anlatayım. Musa ve Hızırın hikayesini. Bir zamanlar, Musa, Hızır’la birlikte bir yolculuğa çıkmıştı. Hızır’ın yaptığı her şey, sıradan bir gözle bakıldığında yanlış gibi görünüyordu. Bir gemiyi delmiş, genç bir delikanlıyı öldürmüş ve yıkılmak üzere olan bir yapıyı bedelsiz onarmıştı. Musa ise Hızırın bu eylemlerine dayanamamış ve sabırsızlıkla karşı çıkmıştı. Ancak Hızır’ın yaptığı işler, görünüşte adalet açısından yanlış gibi görünse de bir hikmeti barındırıyordu."

Mehmet Beyin kafası karışmıştı. Yine sabredemeyip : "Peki, Hızır bu işleri neden yapmış? Neden gözle görülür şekilde yanlış görünen şeyleri yapmış?" diye sordu.

Halil Bey gülümsedi.: "İşte tam da burada önemli bir ders var. Hızır, görünüşte bu anlaşılmaz işlerini yüksek bir hikmeti göz önünde bulundurarak yapıyordu. Gemi delindi, çünkü o gemi yoksullara aitti ve ülkede bütün sağlam gemilere zorbalıkla el koyan zalim bir kral vardı. Hızır, gemiyi özürlü kılarak el konulmasına engel oldu. Delikanlı öldürüldü, çünkü o delikanlının gidişatından ileride ailesine büyük bir kötülük yapacağı biliniyordu. Yıkılmak üzere olan yapı onarılıp ayağa kaldırıldı, çünkü o yapının altında, yetimlerin mirası vardı ve onları hak hukuk bilmez zorba otoritelerden korumak gerekiyordu. Hızır, bu işler için kişisel tercihlerini değil, Allah’ın istediği yönde daha büyük bir amacın gerekliliğini yerine getiriyordu. İşte bizim hikayemiz de bu hikayenin aynısı.”

Mehmet Bey : “ Nasıl aynısı oluyor? Pek anlamadım.  Benim bilmediğim şeyler var herhalde. Şunu  bana detaylı olarak bir anlatsana..”

Halil Bey: “Evet bilmediğiniz hususlar var Mehmet Bey! Önerilerime karşı çıkmanız bu sebepten. Eğer derinlikli bilgiye sahip olsaydınız beni anlamakta güçlük çekmezdiniz. Şimdi önerilerimin arka planını anlatmaya başlayayım. Füze sistemleri geliştirmeye yönelik faaliyetlerimiz artık herkes tarafından biliniyor. Füzelerimiz özürlü olursa fabrikamızı batırmazlar. Aksi takdirde dış güçler Nuri Killigil paşamızın mühimmat fabrikasını bir suikastla havaya uçurdukları gibi hiç acımaz bizim fabrikamızı da yerle bir edebilirler. O yüzden fabrikamızı öyle çok mükemmel füze ürünleri imal ediyor görüntüsü vermeyelim. Ürettikleri ürünler pek bir işe yaramıyor, bu işi beceremiyorlar algısı vermek daha güvenli.

İşine son vermenizi istediğim tasarımcı arkadaşlara gelince. Siz farkında değilsiniz ama onlar çift taraflı çalışıyorlar. Onlar,  yabancı füze üreticisi firmaların şirketimize yerleştirdiği elemanlar. Yapacağımız tasarımların onlar tarafından gizli bir şekilde yabancılara aktarılacağı çok açık. Şayet onların şirketimizde çalışmasına müsaade edecek olursak şirketimize verecekleri zarar çok büyük olacak. Bu elemanların yerine daha kabiliyetli ama en önemlisi ülkesini düşünen, milli şuura sahip yeni elemanlar alabiliriz.

Havai fişek üretimine devam edilmesini talep etmemin nedeni de şirketimizin bu süreçte yaşamasını temin etmek. Devletimiz bize sahip çıkıncaya kadar havai fişek üretimi ile  varlığımızı devam ettirebiliriz. Fakat bu süreçte füze teknolojimizi sürekli geliştiririz. Birgün konjonktür değişir ve mutlaka bizim için en uygun ortam meydana gelir. Devletimizde bizi bulur ve bizden füze üretmemizi talep eder. İşte o zaman onları üretmeye başlarız. Şimdilik sadece tasarlayıp prototip geliştirmeye bakalım ve piyasada görünmeyelim.”

Mehmet Bey, anlatılanları dikkatle dinlerken, fark etti ki: “Demek ki, bu işleri yaparken Hızır herkesin bildiklerini değil, görünenin ötesinde en derin bilgiye sahipti. Bu bilgi onu hikmetli eylemlere yöneltti."

Mehmet Bey, Halil Beyin yarattığı bu farkındalıkla şirketindeki projelerine daha dikkatle yaklaşmaya başladı. Zorlukları her zamankinden daha sabırlı ve derinlemesine analiz ederek çözmeye çalıştı. Bazen basit bir çözüm gibi görünen şey, aslında çok daha karmaşık ve derinlemesine bir bilgi gerektiriyordu. Yönetimde, sadece bildiklerini değil, daha geniş bir perspektifle, arka plandaki bilgiyi de kullanmak gerektiğini fark etti.

Bir gün Halil Bey ona şöyle dedi: “Unutma, her zaman her şeyin derinliğine bak. Hızır’ın yolculuğu, sadece bir rehberlik değil, aynı zamanda doğru bilgiyi, doğru zamanda kullanmanın önemini de gösteriyor. Bilgi ve hikmet olmadan, görünüşte doğru olan şeyler yanlış olabilir.”

Ve Mehmet bey, bu öğrendikleriyle şirketini yalnızca başarıya taşımakla kalmadı, aynı zamanda liderlik anlayışında daha derin bir hikmetle yönetmeye başladı. Bilgi, onun için sadece veriler değil, derinlemesine analiz ve stratejiyle anlam kazandı.

© 2022 AAYDIN

bottom of page