TAKDİM
Öncelikle bu çalışmayı tamamlamayı nasip ettiği için bütün insanların Rabbi olan Allah’a sonsuz derecede hamd ediyorum. O bizi iradeli bir varlık olarak yaratmakla ve şükrünü eda edemeyeceğimiz binbir çeşit nimetlerini bahşetmekle kalmamış, bize bu dünyada huzurlu bir yaşam sürmemiz için elçileri aracılığıyla doğru yolu da göstererek rehberlik yapmıştır. “Medeniyet Yolunda Allah'ın Rehberliği- Kur'an ve Hz.Muhammed'in Hayatına Politik Bir Yaklaşım” olarak isimlendirdiğim bu çalışmam, izinde gittiğimiz kutlu elçi Hz.Muhammed’in mücadelesi ve onun bu mücadelesi sırasında Rabbimizin kendisine vahyederek bildirdiği yol gösterici sözlerin toplamı olan Kur’an’ı kapsamaktadır.
İnsanlık, Hz.Adem ile başlayan tarihi boyunca, sürekli kriz ve bunalımlar yaşamıştır. Cenab-ı Hak ise insanları bu sıkıntılardan kurtarmak için çaba gösteren kimselere kurtuluş yollarını gösteren mesajlarını bildirmiştir. Hz.Muhammed de kendi toplumunu içine yuvarlandığı zulüm ve krizlerden çıkarmak için mücadele eden elçilerdendir. Rabbimiz, O’nu bu mücadelesinde yalnız bırakmamış ve Kur’an’daki mesajları ile yönlendirmiştir. Bu nedenle Kur’an’ı Hz.Muhammed’in yirmiüç yıllık siretinden / mücadele tarihinden ayırmak imkansızdır. Peygamberimizin mücadelesindeki olaylara değinen ayetlerle birlikte verilen mesajların doğru bir şekilde anlaşılması için ilgili ayetlerin vahyedildiği sıradaki bağlamının bilinmesi elzemdir.
Kur’an, aslında peygamberimizin mücadelesini içinde barındırmaktadır. Ancak mevcut mushaflarda surelerin diziliş sırası onun mücadelesindeki tarihsel kronolojiyi takip etmemektedir. Bu eserde ise Hz.Muhammed’in mücadele öyküsü içerisine tarihsel kronoloji takip edilerek Kur’an’ın bütün ayetleri yerleştirilmeye çalışılmıştır. Böylece okuyucu bu eser ile Kur’an’ın peygamberimizin mücadelesiyle bütünlük arzettiğini görecek ve Kur’an’ın mesajlarını daha kolay anlayacaktır.
Bu çalışmada genel kabul görmüş siyer kronolojisi takip edilmiştir. Kur’an surelerinin nüzul sıralamasında ise Cafer-i Sadık, Hz.Osman, İbni Abbas’tan gelen kronolojik sıralama dikkate alınmakla birlikte bu kronolojik sıralamaların peygamberimizin siretine uygunlukları tekrar gözden geçirilmiş ve siyer kronoljisine en uygun olan sıralamalar ve tarihlendirmeler tahmin edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmadaki metodolojinin bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutacağına inanıyorum. Mamafih surelerin / ayetlerin tarihsel bir kronolojisinin doğru olarak yapılmasına imkan olmamakla birlikte gelecekte yapılacak benzer çalışmalarla en doğru kronolojiye kavuşma imkanı hasıl olacaktır. Bir mümin olarak bütün gayretim, Hz.Muhammed’in mücadelesi ve Kur’an’ın gelecek nesiller tarafından daha iyi anlaşılmasına kapı aralamaktır.
Kur’an’ın Hz.Muhammed’e Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği bir mucize olduğu söylenir ve bu husus mutlak doğrudur. Ancak O’nun mucize oluşu insanlara teklif ettiği öğreti ve öngördüğü sisteme yönelik mesajlarının gücü karşısında muhaliflerini aciz kılmasıdır./ muhaliflerinin bir varlık gösterememesidir. Kur’an öylesine mucizevi bir söylem gücüne sahiptir ki, bedevi, vahşi Arapları ıslah etmiş, onlara ayrılıkçı kabile anlayışını terk ettirmiş ve onlara birlik ve beraberlik ruhu vererek büyük bir medeniyet inşa etmelerine vesile olmuştur. Kur’an’ın mucizeler yaratan mesajlarının Hz.Muhammed’in mücadele pratiği ile ete kemiğe bürünmesi sayesinde İslam’ın manevi ve siyasi egemenliği bir asır bile geçmeden batıda Atlantik sahillerine, doğuda ise Çin’e ulaşmıştır. Kur’an’ın toplumları diriltici, dönüştürücü ve medeniyet yaratıcı mucizevi mesajları sadece o dönemle sınırlı olmayıp çağlar boyu tüm insanlar için geçerlidir. Bu noktada şu soru sorulabilir. Madem ki Kur’an çağlar boyu insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran mucizevi söylemlere sahip olan bir kitaptır, o halde neden ona inanan müslümanlar bugün geri kalmış ve karanlıklar içinde debelenip durmaktadırlar? Bu sorunun cevabı olarak, günümüz müslümanlarının Kur’an’ı toplumlara diriltici ruh veren mesajlarını adeta görmezden gelerek okumalarıdır. Hz.Muhammed’in mücadelesi ile birlikte okunmayan Kur’an’ın mesajlarını müslümanların anlamaları imkansız denecek derecede zordur. Dahası onu müşahhas bir mana ve muhtevadan yoksun kutsal bir metin olarak sadece güzel nağmeler olsun diye yapılan okumalar, ezberlemeler ve tekrarlar müminlerin aktif karakterlerinin gelişmesi için yeterli olmamıştır. Aydınlığa çıkaracak mesajlarından yoksun okunan ve sadece kutsal bir metin olarak sahiplenilen bir kitabın müslümanlara vereceği mucize olamaz. Hafızlar asırlarca okusalar, peygamberimizin mücadelesinden yoksun tefsirler binlerce kez tekrarlansa bile, müslümanların bu karanlıklardan kurtulma şansları yoktur. Tek çare, Kur’an’ı Hz.Muhammed’in mücadelesi ile birlikte okuyarak, onun mesajlarını doğru olarak anlamaktır.
Bilindiği üzere Hz.Muhammed’in vahyin dışında yazdırmadığı sözleri ve hareketleri de vardır. Bunlar bizlere rivayetlerle intikal etmiştir ve oldukça zengin bir külliyat oluşturur. Ben bu çalışmamda sadece Kur’an’ı ve Resulullah’ın mücadelesine ilişkin tarihi verileri değerlendirmeye çalıştım. Elbette ki, peygamberimizin bizim bireysel yaşamımıza örneklik teşkil edecek kişisel bir yaşamı vardır. Eğer onun hayatın her alanındaki söz ve hareketlerini kapsayan bir çalışma yapmış olsaydık ciltler dolusu bir eser ortaya çıkardı. Fakat halihazırda bu konuda çok zengin kaynaklarımız mevcut olduğundan benim böyle bir çalışma yapmış olmam tekrardan başka bir şey olmayacaktı. Benim amacım, peygamberimizin ve Kur’an’ın daha önceki kaynaklarda zikredilmemiş, çeşitli sebeplerle ihmal edilmiş ya da gözden kaçmış diyebileceğimiz siyasal mücadele yönünü ortaya koymaktı. Bundan dolayı okuyucu bu eseri okurken peygamberimizin sadece siyasi liderliğinin ele alındığını fark edecektir. Böylece Hz.Muhammed’i sarıklı, cübbeli, sakallı ve sakin bir hayat yaşayan sadece öğütler vermekle yetinen bir piri fani gibi değil, zulmün karanlıklarından toplumunu kurtarmak için zalimlerle dişe diş mücadele eden bir lider olarak görecektir. Zaten kabile modelli bir yaşam süren toplumu tevhid edip ulusal bütünlüğü sağlayan dönüşümü ve rejim değişimini gerçekleştiren bir liderin siyasetten uzak olduğunu söylemek mümkün olabilir mi? Bu mücadesinde Ona yol gösteren Kur’an’ın da siyaset dışı bir kitap olmasına imkan var mıdır? ([1])
Bu eserdeki metodoloji sayesinde, özellikle Kur’an’da diğer peygamberlere ait kıssaların Hz.Muhammed’in mücadelesi sırasında O’na nasıl rehberlik ettiği daha net olarak ortaya çıkmaktadır. Klasik tefsirlerde bu kıssalar kıssaya konu peygamberlerin yaşadığı döneme ilişkin olarak detaylı olarak incelenmekte fakat onların peygamberimizin yaşadığı döneme izdüşümü yapılmamaktadır. Halbuki Cenab-ı Hak, bu kıssaları Hz.Muhammed’e inzal ederken onun içinde bulunduğu hal ile benzerliğine metafor yaparak anlatmakta ve mesajlarını bu metaforlarla vermektedir. Kur’an’ın edebi mucizesi de bu anlatım tarzında belirginleşmektedir. Kıssanın anlatıldığı ortamdaki herkes anlatılan kıssaya uygun olarak kendi yerini ve konumunu bulmakta ve kıssa ile verilmek istenen mesaj da yerine ulaşmaktadır. Kıssaların doğrudan tarafı olmadığı için ortaya anlatılan kıssadan herkes payına düşeni almaktadır. Diğer taraftan geleceğe yönelik anlatılan kıssalarla da, toplum yaşanacak olaylara hazırlanmaktadır. Böylece toplum dönüşüme hazır hale getirilmektedir. Günümüzde toplumları hedeflenen dönüşüme hazırlamak için tarihteki yaşanmışlıkları sinema ya da dizi filim ya da bilim kurgu filimleri şeklinde işlemeleri gibi.
Bu eserdeki metaforlar, toplumsal değişimi yapacak siyasetçilere, bürokratlara yol gösterici söylemler ve izleyeceği stratejileri üretmesi için ilham kaynağı olacaktır. Sadece devlet adamlarına değil sinema senaristlerine, yapımcılarına, sosyologlara, felsefecilere ve edebiyatçılara da ilham verecektir. Böylece Kur’an yine mucizeler yaratacaktır. / mucize olduğunu gösterecektir.
Peygamberimizin mücadelesini yazarken Celaleddin Vatandaş’ın “Muhammed’in Hayatı ve İslam Daveti” adlı eserinden ve Mustafa Asım Köksal’ın “Hz.Muhammed ve İslamiyet” adlı eserinden ağırlıklı olarak yararlanmakla beraber Mevdudi’nin “Hz.Peygamberin Hayatı” adlı eseri ile Muhammed Hamidullah’ın “İslam Peygamberi” adlı eserinlerinden de yararlanılmıştır. Sami b. Abdullah b. Mağlusi’nin “Siyer Atlası” adlı eserinden de olayların kronolojisi konusunda faydalanılmıştır. Ayrıca tefsirlerdeki siyere yönelik olaylardan bir hayli yararlanılmıştır. Burada ismini zikretmediğim ancak hafızamda kaldığı kadarıyla faydalandığım birçok kaynak da mevcuttur. Bu eserde faydalanılan tefsirler ise Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsiri başta olmak üzere Prof Dr. M.Said Şimşek’in “Hayat Kaynağı Kuran Tefsiri” adlı tefsiri, Muhammed Esed’in “Kur’an Mesajı” adlı tefsiri, Seyyit Kutub’un “Fizilalil Kur’an” adlı tefsiri, Mevdudi’nin “Tefhimül Kur’an” tefsiri, Muhammed Abid El Cabiri’nin “Fehmül Kur’an” başlıca yararlanılan tefsirler olmuştur. Ayrıca Kur’an ayetlerinin anlamı konusunda Elmalılı Hamdi Yazır ve Hakkı Yılmaz’ın Kur’an meallerinden ağırlıklı olarak faydalanılsa da “www.kuranmeali.com” internet adresinde yer alan kırka yakın diğer meallerden de faydalanılmıştır. Ancak bu eserde ayetlere anlam verirken bahsi geçen meallerdeki gibi birebir tercüme yapmaya yönelik olmasına çalışılmamış siyerin gidişatına uygun ve toplumlara hayat soluğu olacak mesajları yansıtan anlamlar verilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmada doğrudan alıntılara (kes-yapıştır tarzındaki alıntılara) ilişkin referanslar verilmiş bunun dışındaki faydalanmalarda kaynak referansı yapılmamıştır.
Kur’an’ın ve Peygamberimizin siyasi yönü açısından anlaşılmasında giriş niteliğinde yaptığım bu çalışmanın gelecekte başka araştırmacılara ilham vermesini ve böylece onların bu yönde daha derinlikli çalışmalar yapararak peygamberimizin toplumlara nasıl liderlik yaptığını ve toplumsal dönüşümü nasıl gerçekleştirdiğini gösteren eserlerini gelecek nesillerin istifadesine sunmalarını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Bu eserdeki doğrular Cenab-ı Hakk’a, yanlışlar ise bana aittir. Yanlışlarım ve kusurlarım için O’nun engin merhametine sığınıyorum.
[1] ) Not: Bilebildiğimiz en eski tarihlerden bu yana çağlarca, yönetimlerin ideolojileri dine dayalıydı. Bu nedenle siyasetin dili de din dili idi. Bugün ise yönetimler seküler oldukları için siyasetin dili din dilinden soyutlanmıştır. Kur’an peygamberimizin mücadelesi ile birlikte incelendiğinde siyasetin dili ile din dilinin birlikte olduğu görülecektir. Böylece Kur’an’ı doğru anlamak mümkün olacaktır. Şayet Kur’an bu metodoloji dışında anlaşılmaya çalışılacak olunursa seküler bir anlayışla ele alınmış olunacak ve böylece din dili ile sınırlı bir anlayış ağırlık kazanacaktır. Bu nedenle Kur’an eksik ya da yanlış anlaşılacaktır.